Akademisyen
kökenli felsefeci Nejat Bozkurt
tarafından kaleme alınmış olan Sanat ve
Estetik Kuramları adlı yapıt (*) kendi konusunda Türkçe’de telif olarak kaleme
alınmış ender kitaplardandır.
İki kesimli
olan kitabın ilk kesiminde, sanat ve
estetik konuları topluca ve genel bir özet olarak holistik bir şekilde ele
alırken, çok daha geniş tutulmuş olan ikinci kesimde 20 tanınmış düşünürün
bakışı ile sanat ve estetik kuramları
konusu çok geniş bir şekilde ama bütünsel olmak yerine ayrık olarak
işlenmektedir. Önceki yüzyıl biterken 21. yüzyıl eşiğinde sanat ve estetik konulu
kavram ve öğretilerin çok kısa olsa topluca ele alınmakta olduğu bu ilk bölümde
konular tarihsel ve postmodern düşüncenin sanata ve estetiğe bakışı bağlamında
irdelenerek incelenmektedir.
Ayrıca, öteki
yapıtlarında olduğu gibi açık ve anlaşılır bir dil kullanma gayreti içinde olan
yazar, kitabın sunuşunda doktora tezi konusunu da kapsamı içine alan sanat ve
estetiğin geneli ile ilgili olarak özgül denebilecek kendi düşüncelerini
aktarmaktadır.Bu kapsamda özellikle vurgulamak istediğim şey, N. Bozkurt’un
benimsediği ‘sanatın, benliği kişiliğe
dönüştürme eylemi’ olduğuna dair dikkat çeken aforizmasıdır.
Bu görüş incelenmek
için ele alındığında, bunun sanat konusunda yapılabilecek diğer tanımlamaları
temellendirmek için ana örüntü özelliği
taşıyabilecek bir öznitelik sunmakta olduğu kolayca görülür.
Ancak bunu
irdelemeden önce şimdi ilkin ifade içindeki psişik iki kavram üzerinde durmak istiyorum.
Bilindiği
gibi, benlik kavramı şimdilerde tüm psikolojik görünge türlerinde genel bir
kullanım bulmakla birlikte orijini itibarı ile psikanaliz kökenden gelmekte
olan bir terimdir. Nitekim psikolojide derinlikli, yani çocukluk dönemlerine
dek inen psişik sorunların çözümlenmesi çabaları esnasında kullanılmakta olan
temel bir kavram olarak Freud
tarafından benimsenerek ilk kez kullanıma sokulmuştur. Kişilik ise insanın normal gelişim sürecinin daha ileri
aşamalarında ulaşabildiği bir sosyal bilinç durumunu belirtmektedir. Kişiliğin
oluşmuş olması bireyin benlik ötesi bir bilince sahip olduğunu gösterir. Zihnen
hastalık veya bozukluk içinde olmayan her yetişkin bireyin ulaşmış olduğu bu
durumun pek çok kipinin bulunduğunu yeri gelmişken belirtmeden geçmeyelim.
Bu saptamalar
ışığında ifadenin genel bir değerlendirmesi bize sanat anlayışının bireyde ergin olma durumu ile birlikte ortaya
çıkabilecek bir gelişim evresini gerekli kılmakta olduğunu göstermektedir. Bu
bakıştan sanat üreten toplumun gelişkin ve ergin
bireyler topluluğu olduğunu
belirtmek yanlış olmasa gerekir.
Sonuç olarak
sanat üretmeyen bir toplumun ileri bir toplum olma olasılığının bulunmadığını
söylemek çok yerinde bir saptama olacaktır sanırım.
______________________
(*) Bozkut,
N. , (2000), Sanat ve Estetik Kuramları, Asa Kitabevi.
Mustafa Özcan (17 Mart 2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder