.

.
.

31 Aralık 2017 Pazar

Hırs tutkunun karşılığı değil (Doğan Hızlan, Hürriyet Gazetesi, 31 Aralık 2017)


Hırs tutkunun karşılığı değil

BU gece bir yılı daha uğurlayacağız. Eğlenirken bile bilinçaltımız bir yılın muhasebesini yapacak.
Başta Ahmet Hamdi Tanpınar, Aziz Mahmut Hüdayi’nin dörtlüğünü ne kadar çok yazar kullanmıştır.
“Günler gelip geçmekteler
 Kuşlar gibi uçmaktalar
 Ehl-i fesâdın yeri nâr
 Ehl-i salâh uçmaktadır”.
Burada yakınma, bir tespit ile teslimiyet de görürüm.
Her zaman ajanda kullanırım. Sanki açtığım yeni sayfalar eskiyi unutmak içindir.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nu anmalıyım:
“Yıllar yarlardan, yarlar yıllardan vefasız...”
Bir yılımızın bireysel tarihini özetliyor.
Abdülhak Şinasi Hisar’ın bir kitabında okumuştum. Nice insana yaptığımız iyiliği, onlar acaba iyilik olarak idrak ederler mi diyordu. Hayatımda en çok yaşadığım ve gene de vazgeçmediğim bir duygu.
İşine kendini adayan, dünyayı işiyle kuşatan birine tutku kelimesi yakışıyor. Ama hırs, insanı insanlıktan çıkarıyor. Zamanımızda hırslı insanlar arttı, tutkulu insanlar azaldı.
Umut aklımızdan çıkaramadığımız bir kelime.
O.M. Arıburnu, “Ümit fakirin ekmeği ye Mehmet ye” demişti.
Geçen yılın değerlendirmesini yaparken, kaç kitap okuduğunuzu, kaç tiyatro ve film seyrettiğinizi, kaç konsere gittiğinizi, kaç CD aldığınızı yazın.
Hayatı sevmenin, tahammül etmenin sırrının sanatta olduğunu unutmayın.
İhmal ettiğimiz değerler var mı? Günlük gailelerin bizi sürüklediği girdaplardan kurtulabilecek miyiz?
Acaba bir zaman dilimine çok mu bel bağlıyoruz? Aldatmayı ya da aldatılmayı bir Shakespeare oyuncusu gibi oynayabiliyor muyuz?
Büyük yazarlar her zaman bizi yeniden yaratırlar, şifa için ve bulunduğum konumun yerini saptayabilmek için Yunus Emre ile Shakespeare’i okurum. İnsanın kendini ruhen terbiye edeceği  reçeteleri onlar yazmışlardır.
Sabır... Sabır... Nereye kadar?
Şair, “Sabr ile gönül derdine derman ire umma” demiş.
Beklemek ne kadar?
Arif Damar da bekleyerek, umut ettiğimizin gerçekleşeceğini söylemişti:
“İlle de güzel günler görmek için mi beklenir 
 Beklemek de güzel.”
Hoşgörü, günlük yaşamınızda yer alıyor mu? Tolerans demiyorum.
Mümtaz Soysal, hoşgörünün toleranstan daha bağışlayıcı olduğunu yazmıştı. Yorum farkında ondan yanayım.
***
YENİ yıl yazımı yazar/çevirmen Ayşe Sarısayın’ın gönderdiği Turgut Uyar’dan dizelerle bitireceğim:
“günler geçer ve çalışır şafağın değirmeni
kim bilebilir ki kimi neyi eskittiğini
ben ne kadar önemserdim kendimi hay allah
sen ne kadar kumraldın aynalarda hay allah
temmuz tam bu işe göredir bana kalırsa
gel bağışlayalım birbirimizi”.
***
YENİ yılın, umutlarınızın gerçekleşeceği, sağlıklı, güzel, aydınlık bir yıl olmasını dilerim.
Doğan Hızlan (Hürriyet Gazetesi, 31 Aralık 2017)


2 Kasım 2017 Perşembe

Kitap Baharı (Doğan Hızlan, Hürriyet Gazetesi, 2 Kasım 2017)




Kitap Baharı


4 KASIM Cumartesi günü saat 12.00’de Beylikdüzü TÜYAP binasında Kitap Fuarı ve Sanat Fuarı açılıyor. 36 yıldır ajandamın ilk yazısı fuar tarihidir. Bir de İKSV’nin Müzik Festivali.

Bir etkinliğin tarihini başlangıcından bugüne kadar biliyorsanız, sizin için taşıdığı önem farklıdır.

Gerek katılanlar gerek ziyaretçi sayısı arttıkça, kitap okuma kapasitesi artıyor, yeni yayınevleri kuruluyor, yeni yazarlar okurlarla buluşuyor.

Ben rakamlardan çok gördüğüme, gözlemlerime, tespitlerime inanırım.

Fuarlar, az okuyoruz, okuma alışkanlığımız yok gibi eskimiş yargıları yalanlıyor.

Hele çocuk yayınlarının yükselişi, büyüdüklerinde iyi birer kitap okuru olacaklarının umudunu veriyor.

Fuara girdiğimde, çocukların konuşmalarının uğultusu, bir hayat belirtisinin müjdecisi gibi geliyor bana.

Yeni yazarların, eski ustaların kitapları, hepimize kendimizi, beynimizi, ruhlarımızı yenileme olanağı sağlıyor.

Elbet fuarın tarihini anımsadıkça, aramızdan ayrılan yazarların da çehreleri yavaş yavaş gözümüzün önünde beliriyor.

Onur Konuğu olanların duvarlarda asılı fotoğrafları, anılar denizine sürüklüyor bizi.

Yıllar öncesinde kitap-okur buluşması mümkün değildi. Oysa okur, bir yazarla konuşmak, ona sorular yöneltmek, bu yanıtların doğrultusunda o yapıtı yeniden okuma arzusu duyuyor.

Fuarın bir özelliği de sevdiğiniz yazarın bütün kitaplarını bir arada bulabilme imkânını tanıması.

İmza günleri dışında söyleşilerin, sempozyumların, tanıtmaların okur bilgisini genişlettiği kanısındayım.

Elbette fuarlarda öne çıkan edebiyattır ama fuarlarda düşünce kitaplarını, siyasal ve toplumsal tarih kitaplarını da alabiliyoruz.

Ne olursa olsun kitapçı dükkânları, yeni ve popüler adları vitrinlerinde sergilerler. Oysa fuarlar, popülerliğin ötesinde kitap arayan okuyucuların gereksinimini karşılarlar.

Kendi düşüncelerinizi de bu fuarlarda gözden geçirin, karşıt düşüncelere de yer verin, doğruyu onların karışımından elde edebilirsiniz.

850 yayınevi katılıyor bu yıl fuara, 300 etkinlik yapılıyor. 18 uluslararası yazar fuara geliyor.

*

Filozufun dediği gibi, artık dünya küçük bir köy, onun için sınırlarımız dışındaki edebiyatı okumalıyız, öğrenmeliyiz.

Bu yılın yabancı konuğu Güney Kore.

Ülke hakkında bilgi alacağız, yazarlarını tanıyacağız. Çevirilerini okuduğumuz birçok yabancı yazarla tanışacağız.

Her yıl fuarın bir ‘tema’sı vardır, bu tema ekseninde tartışmalar yapılır, görüşler ileriye sürülür.

Fuar afişini süsleyen zeytin ağacı ve iyi ki varsın edebiyat.

Gerçekten edebiyat olmasa dünyada yaşam ne kadar sıkıcı, kısır olurdu.

Fuarın Onur Konuğu: Ayla Kutlu.

Fuar süresince çeşitli panel ve söyleşilerde okurlarıyla buluşacak.

Bir de fotoğraf sergisi açılacak.

Hakkında hazırlanan kitap da yayımlanacak.

Kitap fuarında elbette kitapçılığın, yayıncılığın sorunları da tartışılacak. Meslekten olanlar için ilgi çekici toplantılar.

*

FUARA gelin, kitap seçin, hem düşünce dünyanızı hem edebiyat zevkinizi yenileyin. Kütüphanenizi yeni kitaplarla zenginleştirin.


 Doğan Hızlan, Hürriyet Gazetesi (2 Kasım 2017)





5 Mayıs 2017 Cuma

Duyuru: Mustafa Özcan'ın "Holistik Bilim" adlı kitabı. (6 Mayıs 2017)




DuyuruMustafa Özcan'ın "Holistik Bilim" adlı kitabı:

Mustafa Özcan'ın "Holistik Bilim" adlı kitabının ilk basımı yapılmış olup pek çok kitapçıda ve internet ortamında kitap satışı yapan sitelerde satışı yapılmaktadır.

http://www.dr.com.tr/Kitap/Holistik-Bilim/Bilim/Bilim-Tarihi-ve-Felsefesi/urunno=0001701226001 

"Mustafa Özcan’ın Holistik Bilim kitabı, bilimin, felsefenin ve hatta tarihin sona erdiği tartışmalarının sürdüğü dünya entelektüel ortamında, geniş bir kapsayıcı ve bütünleştirici yaklaşımıyla bu konularda düşünenler için yeni ufuklar açmaktadır. Kısaca HAK (Her şeyi Anlayan (veya açıklayan) Kuram) adını verdiği bu yaklaşımla yazar, bilim dünyasına bir multidisipliner bakış sunmaktan çok öte, holistik sözcüğünün en geniş anlamıyla ve kendi deyimiyle “bilimsel arenada çok zor bir çatı kurma” amacındadır. Sanıyorum bu çatı başarıyla kurulmuştur. Yazarın holistik bilim konulu makalelerinden oluşan kitabın Türkçe yazılmış olması Türk okurlar için sevindiricidir ve bir kazançtır. Dünya çapında ses getirmesi açısından ne yazık ki oluşturduğu bu engel umarım zamanla aşılır ve kitap Dünya literatüründe de yerini bulur" -Prof. Dr. Fuat İnce-
(Tanıtım Bülteninden)

29 Nisan 2017 Cumartesi

“Beyin - Senin Hikayen” David Eagleman (Vural Kınayman, 29 Nisan 2017)

Beyin - Senin Hikayen”
David Eagleman

Sayfa Sayısı: 272
Baskı Yılı: 2016
Yayınevi: Domingo Yayınevi


            “Incognito - Beynin Gizli Hayatı” ile, gerek verdiği bilimsel bulguları gündelik ve eğlenceli bir dille anlatması, gerekse nörobilim hakkında bilinmeyen bir çok olguyu gün yüzüne çıkarmasıyla kendine ülkemizde de hatrı sayılır bir takipçi kitlesi edinen nörobilimci David Eagleman’ın yeni kitabı Beyin - Senin Hikayen”, hikayeye kaldığı yerden ama bu sefer daha bilimsel bir içerikle devam ediyor.

            “Ben kimim?”, gerçeklik nedir?”, kontrol kimde?”, nasıl karar veririm?”, size ihtiyacım var mı?” ve kime dönüşeceğiz?” olmak üzere 6 bölümden oluşan kitap, sırasıyla, genetiğimizin ve gündelik faaliyetlerimizin kim olduğumuzu nasıl etkilediğini, beynin biyolojik iç yapısının deneyimlerimizi nasıl oluşturduğunu, eylemlerimizin ve eğilimlerimizin beynin bilinçli erişime tümüyle kapalı ağları tarafından nasıl şekillendirildiğini, karar verirken beynimizin birbiriyle rekabet halindeki birçok ağın ne kadar etkili olduğunu, nöronlarımızın varlıklarını sürdürebilmesi için diğer insanların nöronlarına ne denli bağımlı olduğunu ve tüm bu bilgiler ışığında en sonunda insan beyninin neye dönüşeceğini gayet anlaşılır bir dille anlatıyor.


            Yuval Noah Harari’nin Homo Deus - Yarının Kısa Bir Tarihi” kitabındaki gibi David Eagleman da Beyin - Senin Hikayen”in son bölümünü beynin plastisite özelliğine atıfla insanoğlunun ilerleyen zamanda neye dönüşeceğini bir nörobilimci olarak ele almış ve dikkate değer öngörülerde bulunmuş.

Vural Kınayman (29 Nisan 2017)

Incognito - Beynin Gizli Hayatı - David Eagleman (Vural Kınayman, 29 Nisan 2017)


Incognito - Beynin Gizli Hayatı
David Eagleman

Sayfa Sayısı: 304
Baskı Yılı: 2013
Yayınevi: Domingo Yayınevi

            “İçsel yaşamımızın varlığı için beynin işleyişine bağımlı olduğumuz halde, beyin kendi gösterisine kendisi karar verir; yürüttüğü etkinliklerin çoğu da bilinçli zihnin güvenlik yetki alanı dışında çalışmaktadır. Sözünü ettiğimiz ben’in bu bölgeye giriş hakkı yoktur bile.
            Bilinciniz, koca bir translatlantik buhar gemisinde yolculuk yapan ama kıyıda köşede kalmış bir kaçak yolcudan farksızdır; yolculuktan nasiplenmiştir ama derinlerde işlemekte olan o heybetli mühendislik göne görünmez bile…” girizgahıyla başlayan Incognito - Beynin Gizli Hayatı” bilinç, benlik ve bilinçdışı olgularını çok yalın ve anlaşılabilir bir dille açıklayan bir kitap.

            Hâlen Stanford Üniversitesi’nde nörobilim ve psikoloji yardımcı profesörü olan David Eagleman’ın  2011 yılında kaleme aldığı ve ülkemizde 2013 yılında basılıp, çok satanlar listesinde uzunca bir süre kendine yer edinen Incognito - Beynin Gizli Hayatı, deney ve araştırmaları bolca referans göstererek hazırlanmış. Kitap ilk başlarda biraz ağır aksa da; aldatma, çocuk büyütmenin evrimsel gerekçeleri, piyano çalarken bilincin kayıtsız kalması gibi magazinel konuları ve bunlar üzerine yapılan deneyleri bitirdikten sonra, beynin neden bu şekilde çalıştığını bilimsel bir dille anlatmaya başlayarak durumu toparlıyor.

            Sigmund Freud’un id, ego ve süper ego olarak oluşturduğu beynin üç bölümü ile Paul MacLean’in evrimsel gelişmenin sonucu olarak sürüngen beyin, limbik sistem ve neokorteks üçlüsünün yerine; kitap psikolog ve ekonomistlerin, insan davranışlarının tuhaf ayrıntılarını çözmeye çalışırken yararlandıkları “ikili süreç” sistemini temel almakta. Bu ikili sürece göre beyin iki farklı sistem içermekte: Hızlı ve otomatik olan birincisi bilinçli farkındalık yüzeyinin altında çalışırken ikincisi yavaş, bilişsel ve bilinçlidir. Birincisi otomatik, örtük, sezgisel, bütüncül, tepkisel ve dürtüsel olarak nitelendirir; ikincisiyse bilişsel, açık, kurala ve derin düşünmeye dayalı olarak.

            Yer yer kişisel gelişimcilerin ya da yaşam koçları”nın sıkça tekrarladığı “olumlama”ların işe yaradığını vurgulayıp bir kişisel gelişim kitabı havası verse de, bunu bilimsel gerçeklere dayanan maruz kalma etkisi” ile kanıtlıyor.

            Nörobilim ve beyin hakkındaki bilinmeyenlere ilgi duyan kişiler için okuması kolay ve eğlenceli bir kitap. Başlangıç seviyesindeki bilgileri yetersiz bulanlar için David Eagleman’ın yeni kitabı Beyin - Senin Hikayen” daha doyurucu olacaktır.


Vural Kınayman (29 Nisan 2017)

28 Nisan 2017 Cuma

Duyuru: Mustafa Özcan'ın "Holistik Bilim" kitabı için "ilk imza günü" etkinliği



Değerli KDP'li ve Gönenli Dostlar,

"1 Mayıs 2017" günü benim ilk kitabım olan "Holistik Bilim" için "ilk imza günü" etkinliği gerçekleştirilecektir.  Bir kitap için "gala" sayılan bu ilk imza günü etkinliğinde Gönenli değerli yazar Sezen Özol'da "Çanakkale Askerine Rütbe Gerekmez" adlı kitabını imzalayacaktır. Etkinlik Gönen Yıldız Park Cafe'de (*) saat 1100-13:00 arasında yapılacaktır. 

Ceren Yayın Evi (**) sahibi Şeref Kurtiş ve yazarlar olarak tüm Gönenli dostların sağlayacakları katılımlarıyla bizleri şereflendirmelerini kalbi dileğimizdir.

29 Ocak 2017 Pazar

Anadolu 1913 - Bela Horwath (Mustafa Özcan, 29 Ocak 2017)


Anadolu 1913

Anadolu 1913 adlı yapıt, Osmanlı İmparatorluğuna 1913 yılında yarı resmi bir ziyaret için İstanbul’a gelmiş bulunan tanınmış Türkolog ve Macar araştırmacı-düşünürü Bela Horwath’ın bu kapsamda yaz ve sonbahar aylarında Anadolu’ya yaptığı gezideki notlarından derleyip 1929 yılında Macarca basılan aslından 1996’da Türkçeye aktarılan kitaptır. Ancak yapıt, bir gezi kitabı olmanın çok ötesinde, Batılı bir entelektüelin Osmanlı’nın son döneminde Anadolu’nun önemli bir bölümündeki coğrafya ve halkın durumunu etno-coğrafik görüngeden ele alan sosyo-antropolojik bir inceleme niteliğindedir. 
Tarih Vakfı Yurt Yayınları’nca basılan kitabın çevirisi Macarca’dan macaralog Dr. Tarık Demirkan tarafından özenle ve yetkin bir düzeyle yapılmıştır. Üçüncü baskısı yapımlı olan kitabın arka kapak tanıtımındaki metin aşağıya aktarılmıştır (1).
Macar araştırmacı Bela Horvath, Birinci Dünya Savaşı'nın arifesinde İstanbul ve Ankara üzerinden Nevşehir, Niğde, Konya ve Karaman'a kadar at sırtında yaptığı 2300 kilometrelik seyahatte son derece ilginç kültürel, etnografik ve sosyolojik gözlemlerde bulundu. Devlet adamları, aydınlar, subaylar ve Anadolu'nun sıradan insanlarıyla konuştu; onların geleceğin Türkiye'sine ait görüşlerini kaydetti. Konya'da tiyatroya gitti, Hasandağı'na tırmandı, fasulye yedi, ayran içti, antik şehirleri dolaştı”
Aşağıda verilen referans (2)’de, kitapta Dr. Tarık Demirkan tarafından yapılmış ayrıntılı Sunuş’tan aktarılmış kısa bir alıntı ile İçindekiler’in başlıklarının kapsandığı bilgilere ulaşmak olanaklıdır.
Yazarın bizim hakkımızda, ancak bizim her topluluğun, her toplumun bir derdi olan “içtimai âmâlıkarızamız nedeni ile görülemeyen özelliklerimizi, halen de değerini korumakta olan son derece yetkin gözlem, görüş ve değerlendirmeleri doğrultusunda hazırladığı bu eşsiz eseri okumak “şayanı tavsiye”dir. 
Bu doğrultuda, bunun da holistik entelektüel tarzın bir gerekliliği olduğu kanısını da taşıdığımı gelinen bu nokta ayrıca ifade etmek isterim.
Mustafa Özcan (29 Ocak 2017)
____________
(2)http://www.kitapokuyalim.com/ozet_detay.php?id=68


Büyük Tarih (Mustafa Özcan, 29 Ocak 2017)


Büyük Tarih
Büyük Tarih konusuna değineceğim bu denemeye, önce İngilizce Wikipedia’da “Big History” başlığı altında giriş mahiyetindeki bir paragraflık girizgâh metnini daha anlaşılır olsun diye bölümlendiririp çok az da olsa katkı şeklinde bazı değişiklikler yaparak aşağıya aktarmakla işe başlıyorum (1).
“Büyük Tarih (İng. Big History),Büyük Patlama’dan (İng. Big Bang'den) günümüze kadar olan tarihi inceleyen yeni bir akademik disiplindir. Bilim ve beşeri bilimler arasındaki pek çok disiplini birleştiren çoklu disiplinli (İng. multidisciplinary) bir yaklaşım kullanarak varlığın, dolayısıyla insanlığın en uzun zaman çerçevesini inceler ve insan varlığını bu büyük resim bağlamında araştırır. 
Nitekim, neden-sonuç ilişkilerini araştırmak için bilgileri ampirik kanıtlar kullanarak kozmos, Dünya, yaşam ve hümaniteler bağlamında bütünleştirir. Halen bu konuda, başta dünyanın önde gelen üniversitelerinde olmak üzere temel öğretimde genellikle web tabanlı-etkileşimli olarak pek çok “öğretsel aktarım paketi” sunulmaktadır.
Öte yandan, konu ayni zamanda, başını "Big History" terimini bulan Avustralya Macquarie Üniversitesi!nden  Tarihçi David Christian'ın (2) çektiği, içinde “alışılmadık bir akademisyenler koalisyonu"nun da bulunduğu bir hareketidir. 
Ayrıca, Büyük Tarihi öğretmenin erken bir örneğini, John F. Kennedy'nin ABD Rice Üniversitesi'nde yarım yüzyılda yoğunlaşan 50 000 yıllık insanlık tarihini açıkladığı o ünlü konuşmasında bulmak olanaklıdır. Ancak, bazı tarihçiler "bilimsel tarih" olduğuna şüpheyle yaklaşıyor ve Büyük Tarih'in savının orijinal olmadığını savunuyor.” 
***
Konu şimdi de, Türk okurunun bilgilenmesi bakımından ele alındığındaysa; Cynthia Stokes Brown’un İng. “Big History adlı yapıtının Büyük Tarih (3) adıyla yapılan Türkçe çevirisinin daha 2014 yılında yayımlanmış olduğudan entelektüel Türk okuru nezdinde konuya bilinirlik yönüyle bir parça katkı sağlandığı görülür.
Ancak buna karşılık bu noktada, konun temsilci kitabı olan ve diğer kitaplara da referans olması ile küresel yayın ortamının gelişmesine kaynaklık eden David Christian'ın 2005 yılında yayımlanmış olan Maps of Time: An Introduction to Big History” adlı yapıtının halen Türkçesinin olmadığın da belirtilmesi gerekir (4).
Ayrıca gene bu kapsamda, iki yazara ek olarak, konuya önemli katkılarda bulunmuş diğer bir akademisyen olan Craig Benjamin’nin aralarında olduğu yazarlar grubunun 2013 yılında yayımlanmış olan “Big History, Between Nothing and Everything” adlı yapıtın Türkçeye hala kazandırılamamış olması da bir eksiklik olarak görülmelidir (5).
***
Öte yandan, Büyük Tarih konusunun son birkaç on yıldan beri dünyayı kökünden değiştirmekte olan bilişim devrimi sürecinin neresinde yer tuttuğu sorusuna cevap bulmanın gerektiği hususu, bende olduğu gibi pek çoğumuzun kafasında bir düşünce olarak belirdiğini sezmiş olduğumdan burada az da olsa konunun bu yönüne de değinmek istiyorum.
Bilişim devrimi, biz homosapienslerin geçirdiği Neolitik, Kentsel ve Sınaî diye tanımlanan devrimler dizisinin dördüncüsü ve sonuncusu olarak içinde yaşadığımız döneme olan aidiyeti nedeni ile günümüz için en önemlisi olarak bilinmektedir. Bu doğrultuda, sanayileşme sürecinde ortaya çıkmış dört sanayi devriminden sonuncusunun halen yaşanılmakta olduğunun iması için kullanılan Sanayi 4.0 diye küresel bir kabul ile kavramlaşmıştır. Genel olarak bakıldığında değerlendirilmesi en zor ve yapısı en karmaşık olan devrimdir denebilir. Bu zorluğuna karşın ele alınmasının göz ardı edilmemesi gerektiği de herhalde herkesçe kabul edilmektedir. 
1980’lerin ilk yarısında beliren Bilişim devriminin bugünkü insanlığın sosyalliğine doğrudan olan en belirgin etkisi, ortaya koyduğu bilgi arzının olağan üstü yüklü ve nitelikli olmasının toplumsal ortam için getirdiği sonuçlar yönüyledir. Bu kapsamda, İngilizcede “Big Data”  olarak ifade edilen sosyal yaşamda olağan üstü bir etki yaratan “Büyük Veri” olgusu, bu konuda düşünenlerinin başını ağrıtmanın ötesinde toplumlar için “büyük sorun” yaratacak olan “büyük (bir) açmaz”a doğru gelişmektedir desek yeridir.
Büyük Açmaz’dan hangi küresel topyekûn açılım ile çıkılacağı hususu ise günümüzde cevap bekleyen en “büyük soru”dur! Büyük Soru’nun cevabıysa bilimlerin spiral-diyalektik tarzla sistemik entegrasyonu sonucunda belirip ortaya çıkacak olan sinerjik fazlanın nesnel tezahürü olan holistik bilimde yatmaktadır (6).
Mustafa Özcan (29 Ocak 2017)
_____________________________
  1. https://en.wikipedia.org/wiki/Big_History
  2. https://en.wikipedia.org/wiki/David_Christian_(historian)
  3. http://www.dr.com.tr/Kitap/Buyuk-Tarih-Buyuk-Patlamadan-Bugune/Cynthia-Stokes-Brown/Bilim/Populer-Bilim/urunno=0000000592471
  4. https://www.amazon.com/Maps-Time-Introduction-Big-History/dp/0520271440/ref=sr_1_1?s=books&ie=UTF8&qid=1480398770&sr=1-1&keywords=maps+of+time+an+introduction+to+big+history+by+david+christian
  5. https://www.amazon.com/Big-History-Between-Nothing-Everything/dp/0073385611/ref=sr_1_1?s=books&ie=UTF8&qid=1480413456&sr=1-1&keywords=Big+History%2C+Between+Nothing+and+Everything
  6. Devam edecektir.

Evrim Kuramı ve Mekanizmaları - Çağrı Mert Bakırcı (Vural Kınayman, 20 Ocak 2017)



Evrim Kuramı ve Mekanizmaları
Çağrı Mert Bakırcı

Sayfa Sayısı: 295
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Evrensel Basım Yayın
ISBN: 9786054834464

evrimagaci.com sitesini hazırlayanlardan biri olan Çağrı Mert Bakırcı’nın yazdığı ve Türkçe’de evrim teorisiyle ilgili en toparlayıcı, genel bilgiler çerçevesinde en doyurucu ve evrim hakkında hiçbir şey bilmeyenlerin bile kolayca anlayabileceği “Evrim Kuramı ve Mekanizmaları”, evrimin basamaklarını kısa örnekler ve kapsayıcı açıklamalarla basit bir şekilde anlatmaya çalışan faydalı bir kitap.

Gerek evrim konusuna yeni başlayıp fikir edinmek isteyenler, gerekse altyapı sahibi olup da temelini biraz daha güçlendirmek isteyenler için bir başucu kitabı.

Vural Kınayman (29 Ocak 2017)


Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi / Yuval Noah Harari (Vural Kınayman, 29 Ocak 2017)

Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi
Yuval Noah Harari

Sayfa Sayısı: 456
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Kolektif Kitap
ISBN: 9786055029630

Son yılların en etkileyici kitaplarından biri olan “Hayvanlardan Tanrılara Sapiens” ile insanların 70 bin sene önce önemsiz bir maymun türüyken dünyaya nasıl egemen olduğunu anlatan Harari, yeni kitabında insanlığın açlık, salgın hastalıklar ve savaş gibi temel varoluş sorunlarını çözdükten sonra ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşinde koşarken nasıl “Homo Deus”a evrildiğini ve bunun sonunda ne tür sorunlarla yüz yüze geldiğini anlatıyor.

3 bölüme ayrılan kitabın ilk bölümde türümüzü bu kadar özel yapan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırken Homo Sapiens ile diğer hayvan türleri arasındaki ilişkiye odaklanıyor. insanlar ve hayvanlar arasındaki ilişkiye önem vermesinin sebebini de, ileride gerçekleşmesi muhtemel gördüğü süperinsanlarla insanlar arasında kurulacak ilişkiye en yakın model olduğu şeklinde açıklıyor. İkinci bölümde ise Homo Sapiens’in nasıl olur da evrenin insan türünün etrafında döndüğüne ve hümanist öğretiye inandığını sorguluyor. 

Final bölümüne geldiğimizde ise insanlığın bugünkü uğraşları ve hedeflerini yeni teknolojik buluşlar ışığında irdelerken ölümsüzlük, mutluluk ve ilahilik arayışlarımızın Homo Sapiens’in sonunu getirebileceğini bilim insanı olmasının verdiği bilgi ve birikimiyle felsefi bir dille anlatıp, hiç de yabana atılmayacak örnek ve gerçekleşmiş olaylarla masaya yatırıyor.

Bir önceki kitabın sonunda yaptığı felsefi tespitler eğer hoşunuza gittiyse, “Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi” baştan sona bu tespitlerle dolu.

Vural Kınayman (29 Ocak 2017)