.

.
.

27 Ocak 2015 Salı

Sapiens İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi - Yuval Noah Harari (Timur Otaran, 27 Ocak 2015)


Sapiens İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi (Sapiens, A Brief History of Humankind) - Yuval Noah Harari


En çok satanlar arasına girmiş, otuzdan fazla dile çevrilmiş ve Eylül 2014’de İngilizce yayınlanmış olan Sapiens’in, internet kursunu bitirenlerin sayısı kısa zamanda 100 bini geçmiştir.

Harari bütünsel bir tarih anlatımıyla, fizik (13.7 milyar yıl önce), kimya (300 bin yıl sonrası) ve biyoloji (3.8 milyar yıl öce) ile tarihin (70 bin yıl önce) bağlantısını, daha karmaşık sistemlere geçiş olarak açıklamış ve 2.5 milyar yıl önce ortaya çıkan çeşitli insan türlerinden son 10 bin yılda yaşamda kalan tek tür olan Sapiens’in tarihinin, 70 bin yıl önce idrak devrimi ile başladığını, 12 bin yıl önce tarım devrimi ve 500 yıl önce bilim devrimi ile geliştiğini söylemiştir.

İnsana aynı anda hem tarihsel, hem biyolojik açıdan bakan Harari, diğer hayvanlar arasında orta sıralarda yer alan Sapiens’in, beyin farkı ile en tepeye, görece çok kısa bir sürede (100 bin yıl) çıkmasının hazımsızlığının yaşandığını ileri sürmüştür.  Diğer türler ile farklılaşmayı getiren, doğumdan sonra da gelişmeye devam eden büyük beyni oluşturan sebebin bilinmediğini; fakat bu evrimin biyolojik ve kültürel sonuçlarını ilginç örnekler vererek anlatmıştır. Sapiens’in beyninin büyümesinin, bağırsak boyunun kısalmasının ve ateşin bulunmasının gerçekleştiği dönemde (100 bin yıl önce) varlığı bilinen en az 6 insan türünden günümüze kalan tek türün, 4 milyar yıllık doğal seçim yasalarını değiştirme yeteneği kazanmasının sonuçları neler olacaktır?

250 yıl önceki endüstri devrimi ve 50 yıl önceki enformasyon devriminden sonra gelen biyo-teknik devrimi ile biyo-mühendislik ürünü insan sonrası aşamaya mı geçilecek? Arzu ve duyguların temel yapısının pek fazla değişmediği düşünülür ise, yaşanılan çevreyi belirlemede elde edilen eşi görülmemiş gücün kullanılmasındaki sorumluluğu üstlenmeye kim hazırdır?

Harari kışkırtıcı sorular ve canlı bir dil ile okuyucuyu kendine bağlıyor ve çok değişik kaynaktan derlediği bilgiler ile bugünün kaygılarını geçmiş olaylar ile bağlayarak tarihe bütünsel bir bakış sunuyor.


Timur Otaran (27 Ocak 2015)


21 Ocak 2015 Çarşamba

Yerel Literatür ve “Yeniçiftlik Köyü” (Mustafa Özcan, 21 Ocak 2015)

Yerel Literatür ve “Yeniçiftlik Köyü”

Bilindiği gibi Türkiye’de yerleşimlerin ve yörelerin yerel tarihi, demografisi, sosyo-kültürel yapısı gibi tekil-özgül konular hakkında monografik bir literatür oluşturmak isteyen herkes çalışmasının hemen ilk aşamasında önemli düzeyde yazılı kaynak, yani literatür eksikliği ile karşılaşır.

Diğer taraftan bulanabilen literatürden ise bu kez bunların konu içeriği ve bilgi yeterliliği yönü ile eksikliğinden şikâyet edildiğini biliyorum. Bana göre çok önemli olan bu hususa daha makalenin en başında dikkat çekmek istediğimden konuya değinmek istiyorum.

Güney Marmara Bölgesi’ndeki yerleşim birimleri hakkında yaptığım araştırmalarda da yukarıda vurgulaman husus doğrultusundan olarak söz edersem bulduğum kitap sayısının da az olduğunu belirtmeliyim. Kabaca bir tahmin yapmam gerekirse tüm Bölge için sadece düzine ile sayılabilecek kadar kitap olduğunu –sadece- tahmin yaparak söyleyebilirim.

Öte yandan, tahmin yaparak bir şey söylemek zorunda kalmışlığımın nedeni ise bu tür bilgilere erişmenin maalesef mümkün olamayışındandır.  Çünkü kütüphanecilik alanına giren bu tür yerel literatür ile ilgili istatistiksel veriler halen Ülkemiz için lüks sınıf bir olgu mahiyetinde bir durum sunmaktadır. 

Bu durumun kapsamının hiç olmazsa küçük bir yörede değişmiş olduğunu görerek başlığın ikinci kısmındaki hususa değinmek istiyorum.

Yukarıda vurgulanalar doğrultusunda hazırlanmış olup Güney Marmara Bölgesi‘nin kentleri, beldeleri, köyleri hakkındaki yerel konuları kapsayıp benim elime geçen kitaplar arasında bilgi miktarının yeterliliği mahiyeti ile beni en çok tatmin eden yapıtın Çanakkale/Biga’nın Yeniçiftlik Köyü hakkında yazılmış “Yeniçiflik Köyü” adıyla yayımlanmış olan kitap olduğunu söyleyebilirim.

Bu nedenle kendimde bu yapıtın tanıtımını yapmak şeklinde bir sorumluluk hissettim.

İkinci baskısı Bursa Ekin Yayınevi’nce 2014 yılı sonuna doğru yapılarak 2015 başında piyasaya sürülmüş olan yapıt, halen Biga’nın en büyük köylerinden biri olma niteliğindeki bu yerleşim yerinin tarihsel, ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamı konu edinmektedir.  

Necdet Zeki Gezer ve Kemal Gözler tarafından diğer birkaç yöre temsilcisinin biyografik kısa metinsel katılımı ile yazılmış olan kitabın 848 sayfalık hacmi Ocak 2003’te yapılan ilk baskıya göre neredeyse üçe katlanmış olmakla birlikte beklentilere uygun olarak konu çeşitliliğinde ayni sayısal düzeyde bir değişiklik olmamıştır.

K. Gözler’ce, Köy ile ilgili olabilecek 1900 yılına dek geçen safahattaki konuların kaleme alındığı Birinci Kısım‘daki giriş ve 10 Bölüm’de ‘93’ Harbi sonrası Bulgaristan’dan gelen Muhacır ve Pomak atalarının kökeni ve Köy’ün kuruluşu ile ilgili detay bilgiler verilmekte, olaylar ve öyküler anlatılmaktadır.

N. Z. Gezer tarafından kaleme alınmış İkinci Kısım’ın 13 Bölüm’ündeyse 1900 yılı sonrası yaşanan pek çok değişik olay konu edilerek ağırlıklı olarak Köy’deki yaşam ile ilgili olabilecek neredeyse her şeye değinen yazılı bir sosyal tarih oluşturulmuştur.

Bu kapsamda değerlendirildiğinde yerel sosyal tarih için bir kazanım olan Yeniçiftlik kitabı bu köyden köken alanlar için olduğu kadar tüm Güney Marmara Bölgesi insanı, hatta yerel sosyal, demografik ve tarihi konularına merak salmış kişiler için de çok yararlı bilgiler ve konular içermesi yönüyle okunmaya değer monografik bir literatür mahiyeti sunmaktadır.

Mustafa Özcan (21 Ocak 2015)



17 Ocak 2015 Cumartesi

“Küçük Prens” ve de Saint-Exupery (Mustafa Özcan, 17 Ocak 2015)


“Küçük Prens” ve de Saint-Exupery

Başlık yeryüzünde tarih boyunca en çok satmış on kitaptan birinin adı. Ayrıca bilgi olması için aktarmış olayım; en çok satan ilk kitap ise İncil’dir. Öte yandan “Küçük Prens” ilk basılışından bu yana 72 yılı tamamladığından yapıt artık fikri mülkiyet haklarının koruma şemsiyesi altındaki süresini doldurmuş bulunmaktadır. Bu nedenle de isteyen herkesçe basılıp satılabilir duruma gelmiş bir yapıt hüviyetini kazanmıştır.

Kitabın yazarı Antoine de Saint-Exupery  (1900-1944) tarihte öncü havacılar arasında sayılan bir Fransız asilzadesi ve ulusal kahramanıdır. Yazarlığıysa 1926’dan itibaren yirmi yıla yakın bir süre içinde havacılıkla ilgili olarak yazdığı 10 civarındaki kitaptan dolayıdır. Türkiye için havacılık bağlamında ulusal kahraman Vecihi Hürkuş ne ise Fransa için de Saint-Exupery O’dur. Ancak O’nun bir farkı vardır: Kitapları. Yazarlığında, havacılığı sevdirerek yaygınlaştırmak şeklinde bir amaç gütmüş olsa da çocuk yaştayken yitirdiği erkek kardeşine olan sevgisi O’nda insancıl bir ruh dünyasının gelişmesine, daha sonraki dönemlerde ise bu ruh halinin üzerine hümanistik bir boyutun oluşarak şekillenmesine yol açmıştır.

Öte yandan İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransa Almanlar tarafından işgal edilince pek çok Fransız asili gibi O da ülkesini terketmiştir. Bir tür sürgün hayatı yaşadığı ABD’nde geçirdiği o yıllar, kendi zihniyetinin dışında karşıt kutuplu bir anlayışı görmesine olanak verdiğinden bu durum O’na o zamanın ruhu olarak görülebilecek Amerikan mentalitesini anlama fırsatını sağlamıştır.  Maddeci ve maddi yaklaşımlı olarak görülebilecek Amerikan pragmatizmi’nin yarattığı yabancılaşma ve İkinci Dünya Savaşının travması Saint-Exepury’ye Küçük Prens kitabını yazdırmıştır.

Kitap içeriği uçakla gidilerek ziyaret edilen dünya dışı yedi asteroid’te karşılaşılan yaşam biçimlerini çocuk gözü ile anlatan fantastik tarzdaki uzun bir öykü olarak ortaya çıkmıştır. Teması buralarda karşılaşılan yaşantıların anlamsızlığı üzerinedir. Yazarın kitapta ele aldığı yedi insani evren özetle şunlardır:

  1.     Üzerinde tek bir gül bulunan dünya
  2.     Tebaası olmayan yalnız bir kralın yaşadığı yer
  3.     Yalakalarca etrafı sarılmış bir narsistin dünyası
  4.     İçki müptelası birinin dünyası olan bir yer
  5.     Dünyası sadece sayılar olan bir kişinin asteroidi
  6.     Tek işi sokak fenerlerinin yakılmasından ibaret olan birinin yeri
  7.     Meşguliyetin dolayı bulunduğu asteroidi bile gezemeyen bir haritacının dünyası

Kitabın yayımlanmasından sadece bir yıl sonra ABD pilotu olarak Kuzey Afrika’ya keşif yapmak üzere havalanmış olan uçağının Almanlar tarafından düşürülmesi ile yaşamını yitiren Saint-Exupery’nin cesedi değil ama uçağı 2000 yılında Marsilya açıklarında balıkçılar tarafından bir tesadüf sonucu bulundu.

Kitap bu günlerde yeniden tüm dünyada Fransa’da yaşanan Charlie Hebdo olayı ile eş zamanlı olarak gündeme gelmiş bulunmaktadır.

Mustafa Özcan (17 Ocak 2015)