.

.
.

16 Nisan 2016 Cumartesi

Eski Hayaller Alırım (Sezen Özol) (Mustafa Özcan, 16 Nisan 2016)


Eski Hayaller Alırım(*)

Başlık biraz roman janrından fantastik edebi bir yapıtınmış gibi gelse de Sezen Özol’un (**) daha çiçeği burnunda otobiyografi kitabının adıdır. 2016 Martı’nda basımı yapılmış kitabı okuyup tanıtımını yapmanın benim için çok keyifli bir meşgale olduğunu baştan söylesem herhalde doğru bir iş yapmış olurum. Yazarın üççeyrek yüzyıllık yaşamının ilk çeyreğini anlattığı yapıt o denli sürükleyici ki, yaşamımda ilk kez olarak 328 sayfalık bir kitabı iki günde bitirdim. Medrese eğitimi için söylenen “benim oğlum bina okur döner, döner yine okur’ deyişine sadece mecazen uysa da, bazı bilimsel kitaplarımı aralıklı olarak yıllardan beri okuyup durduğum düşünülürse ne denli önemli bir rekor kırmış olduğum kolayca anlaşılır! 
Sezen Özol yurt çapında tanınmışlık ölçütüne göre önlerde göze çarpan bir yazar olmamakla birlikte işlediği konular ve anlatımdaki gücü, etkililiği, derinliği ile aktarımdaki diyalektiği ve çeşitliliği yönü bakımından olağan dışı nitelikleri olan kıdemli bir yazarımızdır. Yaşama bakışı ve yaşanmışlıklardaki derinlikleri görüş ve aktarışındaki bu özgünlüğü, O’nun ömrü ile kıyaslandığında oldukça kısa olan yaklaşık çeyrek yüzyıllık belgesel roman yazma deneyiminde çok verimli altı yapıt ortaya koymasına bu diyalektik ve holistik yaklaşımı neden olmuş olmalıdır diye düşünüyorum. Kısaca özetlediğim bu edebi tarz ve geçmişinin ötesinde yaşanmışlıktaki çeşitliliğine örnek olması kabilinden geride bıraktığı başarılı avukatlık yaşamını da bu noktada yeri gelmişken vurgulamadan geçmemek gerekir.
Yazarı çok daha yakından tanıyan biri olarak oğlu Özgür Özol’un Yazar ve kitabı tanıtım amacı ile yazdığı Önsöz’den bir paragrafı alıntılayarak konuya bir de içeriden olan bir bakışa da yer vererek dıştanlığa denge oluşturmak istiyorum: 
“Yaşamın değişmez kuralıymış derler; her kuşak, kendisinden öncesinin artık dünyada olanları anlamadığını düşünür, bunda haklı olduğuna kendini inandırırmış. Ancak herhalde tüm kuşaklar arasında, bu haklılık yanılgısına kolay düşebilmemiz için en çok malzeme bizlerin, yirminci yüzyılın bu son şehirli kuşağının eline verildi. Elektrik bile bulunmayan bir kasabada doğmuş olan babamın bugünlerde dizüstü bilgisayarında tıkırdarken gördüğüm ellerinin, bir zamanlar gerçekten karasaban sürmüş olduğunu, hem de bunu "otantik bir deneyim yaşayayım" kaygısıyla yapmadığını, yaşamı boyunca süreceğine inanarak başladığını kavradığım ana kadar, ben de bizlerdeki bu büyük yanılgının ayırtına tam anlamıyla varamamıştım”.
Bu değerli otobiyografik yapıtı, her kuşağa ve her yaşamsal algı tarzına hitap etmesi nedeni ile okuma alışkanlığı olan herkese önererek okunmasından kendince elden geldiğince dersler çıkarılmasını arzulamakta olduğumu ifade etmek isterim… 
Mustafa Özcan (16 Nisan 2016)
_________________
https://tr-tr.facebook.com/SezenOzol/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder