.

.
.

19 Şubat 2015 Perşembe

Zehra İpşiroğlu ve Düşünmeyi Öğrenme (Mustafa Özcan, 20 Şubat 2015)


Zehra İpşiroğlu ve Düşünmeyi Öğrenme

1949 yılında doğan Prof. Dr. Zehra İpşiroğlu yüksek öğrenimini İstanbul, Freiburg ve Berlin üniversitelerinde Alman Dili ve Edebiyatı ile Felsefe bölümlerinde tamamlamıştır. Ardından 1976 yılında İÜ Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne öğretim üyesi olarak girmiştir. Burada sonuncusu bölüm başkanlığı olan görevlerde bulunduktan sonra gittiği Almanya’da 1998 yılından bu yana Duisburg-Essen Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görevlidir.

Yaratıcı eğitim ve öğretim alanındaki çalışmaları ile ilgili 30’un üzerinde yapıtı imece kitap şeklinde yayımlanmış olan yazarın yurtdışında da yazın, tiyatro, eğitim hakkında çıkmış olan yayınları bulunmaktadır. Şimdilerde Köln'de yaşamakta olan İpşiroğlu’nun ilgili olduğu alanlarda Türkiye’de almış olduğu pek çok ödülü vardır(*).

Ancak benim üzerinde özellikle durmak istediğim konu yazarın üçüncü baskısını yapan Düşünmeyi Öğrenme ve Öğretme adlı kitabı ile ilgili görüşlerdir(**).

Bana göre kitabın asıl önemi, eser hakkında H. Yıldırım’ın (***)yaptığı eleştirel derlemeden aldığım aşağıdaki alıntıda belirtilen  
            Düşünmek, aynen fiziksel hareket gibi bir enerji harcamayı gerektirir. İnsan ise doğal olarak enerji sarfından kaçar. Ezber ise düşünmeyi gereksiz kıldığı için bu doğal eğilime uygundur. Kişi ezberledikçe bunun rahatına alışır ve düşünmez olur. Çoğu insanın "düşündüğünü" sandığı şey ise ezberledikleri arasında yaptığı gezintidir.”

şeklindeki veciz görüş üzerine kurulmuş olmaktan kaynaklanmaktadır. 

Gerçektende, psişik temeller esas alınarak düşünme sürecinin irdelenmesi yapılmak istendiğinde, hemen daha ilk adımdaki ayrım olarak düşünceyi kaynaklarına göre temaşa  (görsel gezinti, kontemplasyon), düşünüm  (düşüncenin zihnen katlaması süreci) ve istiare (yaratım hali, yaratıcı derin düşünme;  meditasyon da denir) şeklide olaraktan üç grupta ulamlaştırmak mümkündür.

Temaşaya bağlı olan ilki, yani etrafı seyredip bir neden aramaksızın şeyleri bellemek, ezberlemek; diğer bir deyişle, basitçe zihnen kaydını yapmak şeklinde olanı, Türk insanı için maalesef ‘Türkün aklı gözündedir’ deyişine uygun olarak en çok başvurduğu düşünme şekli mahiyeti ile öne çıkandır. Ve gene maalesef, düşünsel evrimde ikinci aşamaya karşılık gelen düşünüm (refleksiyon) nedensellik arayışı karakterli olduğundan tarafımızca pek de itibara mazhar olmamaktadır.

Bundandır ki, nedensel karakterli uslamlama tarzından uzak durup genel olarak sonuçta bilgi sahibi olmadan her zaman fikir sahibiyizdir.

Mustafa Özcan (20 Şubat 2015)
___________________________________________
(**) DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENME ve ÖĞRETME, Prof. Dr. Zehra İPŞİROĞLU, Genişletilmiş 5. Baskı, SAY Yayınları, İstanbul, 2015,  119 s.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder